çamaşır makinesi teknoloji değil mi?

hem de ne acayip bir teknoloji..
eğer ananemin yazlığında kendini uçak sanan makinayı saymazsak -ki kendisinden korktuğum için yanına yaklaşmaktan bile çekinirdim- hayatımda hiç önden açmalı çamaşır makinası görmemiştim, ta ki düne kadar..
bizim evdekiler hep üstten doldurmalı dana boy çamaşır makinalarından olmuştur.. 20 senelik beraberliğin ardından peşpeşe geçirdiği 3 arıza 2 tamir sonunda emektar makinamız "ayşe hanım" ile yollarımızı ayırmaya ailecek karar verdik. şimdi asıl sorun başlıyordu, ayşe'nin kaç kiloya kadar yıkama yaptığı.. perdeden yorgana evdeki her tür malzeme bizde makinaya atılıp yıkanma potansiyeli taşıdığı için geniş iç hacim lazımdı bize..
tabii ki yerli malı yurdun malı olduğundan annemle kendimizi arçelik ve beko'nun internet sitelerinde gezerken bulduk. türlü araştırma, inceleme ve göz tartmalarımız sonucu 7 kilo'nun bizim 4 kişilik çekirdek ailemizi paklayacağına karar verip, hem ucuz hem bol fonksiyonlu hem de çok elektronik olmayan (manuel ayar vs) bir modelde karar kıldık.
ertesi gün arçelik bayiine gittiğimizde satıcı amca boşboş bize bakıyordu, "yok" dedi "öyle bir model".. siteyi yapanların mı, bizim mi yoksa kimin hatası var acaba diye düşünürken internet sitesindeki modellerin ancak ay sonunda gelecek yeni seriye ait olduğunu, her sene modellerde isim ve bir iki fonksiyon değişikliği yapıldığını öğrendik.
her neyse, ihtiyaç acildi, evde sabırsız 3 kişi ve dağ gibi çamaşır birikmiş yıkanmayı bekliyordu. satıcı amca üstün ikna yeteneklerini kullanarak 1200 devirli "dünyanın en hızlı çamaşır makinası"nı bize sattı. fena da yapmadı hani..
bunun da ertesisi günü yani dün makinamız geldi, emektarımız ayşe gururla ve olan haşmetiyle kapıya doğru giderken üzüldük arkasından, ona güle güle derken içeri gümüş renkli süper seksi bir afet süzülmekteydi ve yeni gelene hoşgeldin denmezse ayıp olurdu, ayşe'yi uğurladıktan sonra onun tahtına kurulan f1'ci ilgi odağımız olmuştu. gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra (fotograf makinası, kırmızı kurdale, gümüş makas, makası kullanma ehliyeti olan bir başkan, basın vs) kıllanma klavuzunda belirtildiği üzere makinayı boş olarak çalıştırdık.
işte bütün eğlence burada başladı.
daha önce hiç makinada çamaşır yıkanmasını (görmüş ama) seyretmemiş olan ben bütün bir bir saatimi makinanın camının karşısında geçirdim.
köpükler geometrik olarak artarken sesin neredeyse olmama sınırında seyretmesi, her yandan gelen sular, bir sağa bir sola dönen tambur.. tüm yıkama, durulama, yumuşatma aşamalarının sonunda gelen 1200 devirlik sessiz sıkma....
her gün önünden geçip, içine kilolarla çamaşırı atıp umursamadığımız çamaşır makinamızın ardında ne gibi bir deha olduğu, o emek ve teknoloji dün çocuk(?) saflığında çamaşır makinamızın yıkama yapmasını izlerken beni kendine hayran bıraktı.
sanırım daha bir süre o cam bölmenin karşısından ayrılamayacağım.. bunu bir de çamaşır varken izlemek lazım..


reklamları izlediniz..
bu blog girdisinin sahibi sanal reklam uygulaması için ismi geçen firmalardan 10'ar milyon $ tahsil etmiştir.